5 Mayıs 2009 Salı

Dili Ağzından Fırlayacakmış Gibi Sarkan


Dili, ağzından fırlayacakmış gibi sarkan, bacak kasları gergin, damarları çatlayacak kadar şişkin, soluklarındaki çırpınışın yorgunluğundan; burun kanatları birbiri ardına açılıp kapanırken, buharlar çıkaran, sararan gözleri baygın bakan, kalbi bu yükü taşıyacamayak kadar yorgun, ucu bucağı olmayan çimlerde çoşkuyla koşarken, rüzgarın yelelerini okşadığı ve varacağı hedefi bile bilemeden koşan, yalnızca koşan, beyaz bir at gibiyim; seni tanıdığımdan bu yana. Tüm mektuplarımı okumadan tekrar gönderdin, biliyorum okumadın; çünkü açılmamışlar. Ama içindekileri nasıl biliyorsun anlamadım açıkçası. O mektuplarda; yaşadıklarımı, yaşamak istediklerimi, yaşayamadıklarımı senle, işte tüm hayatımı anlattım sana ben, okumadın biliyorum çünkü açılmamışlar.

Bir kez daha okumadım bende onları, hepsi öylece duruyorlar. Şimdi hepsini okuyup, yakacağım ve seni gömeceğim ardından. Bu gömme pekde kolay olmayacak, belli. Ama bir yol buldum şöyle yapacağım; hani ilkellerin cenaze törenleri gibi olacak, çok ağlayacağım ölümüne önce, orası açık, ne bileyim bir yerlerimi keser kanatırım sonra, ya da onlarca gün açlıkla acımı hafifletmeye çalışırım, daha sonrası beynimi uyuşturmaya girişmeliyim, yoksa fazla dayanamam sensizliğe, en iyisi içki içmek. İçkiye bedenim ne süre dayanacak bilemem, sıra, hafif şeyler yiyip, hafif şeyler düşünmeye gelir. Şöyle derim kendime “o ölmedi, kalbinde”, “ama hep kalbindeydi” derim ardından, kesin dayanamam.

İnsan kendine düşman olur mu? Sanırım ben öyleyim. Hafif düşünceler seni hatırlama çalışmalarına bırakır yerini, suretini anmak bir nevi. Hiç çıkmadı henüz, o kısmını çok iyi düşünmedim açıkçası. Neyse, yüzünüde unuttuğumu var sayalım, tanıdıklarla, oofff seni tanıyanlar tabi, yani seni yad ederiz. Ne iyi insandı değilmi der birileri. Ölmüşsün gibi oldu, üzüldüm sanırım. Her neyse, seni gömmeye gelir sıra.

Bir ırmak kenarına gitmeliyim orada bitmeli.

Ayhan Özer

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder